top of page
  • Yazarın fotoğrafıGüçlü Çocuk

Ergenlik Dönemi Özellikleri Ve Yol Haritası

İçerik: ergenlik dönemi, tutukluluk, ayrılık, akademik başarı, saygısızlık


Soru: “Ben gözaltına alındığımda oğlum 9. Sınıfa gidiyordu ve TEOG sınavında derece yapmıştı. Derslerinde çok iyiydi. Ancak darbeden sonra kurumun okulları kapandıktan sonra ve akabinde bende tutuklanınca oğlum bocalamaya başladı. Ben 2 yıla yakın tutuklu kaldım. Bu sene üniversite sınavına girecek yeni yeni derslerini toparlamaya başlamıştı ki bu seferde ben yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. Oğlum zaman zaman annesine karşı saygısızlık yapıyor bu konuda ve üniversite sınavı için ne yapmamız nasıl davranmamız gerekir? Aslında çok merhametli ve vicdanlı bir çocuk olmasına rağmen bazen annesine karşı bağırıp çağırıyor. Bana bebekliğinden beri çok düşkündü. Yaklaşık iki, üç yıldır tutukluluk dolayısıyla ayrı kaldık. Derslerine çalışıyor, üniversiteyi kazanmayı istiyor ama bazen de ben kazanamayacağım falan diyor.”


Cevap:


Bu Dönemin Özellikleri Ergenlik dönemi, insanlarda yetişkinliğe adımın ilk evresidir. Bu dönemde;

  • Toplumsal kabullenilme

  • Hayatı sorgulama

  • Duygusallık ve hassasiyet

  • Saldırganlık ve şiddet eğilimi

  • Fikir çatışmaları asilik

  • Güvensizlik ve başkalarını suçlama Gibi ruhsal değişiklikler meydana gelebilir.

Bu dönemde çocuklar kimlik arayışına girer ve bu süre zarfında kişinin kurduğu arkadaşlıklar bu olaylara yaklaşımını ciddi anlamda etkiler. Ergenlik evresi dönemlerine bakıldığında, uzmanların büyük çoğunluğu, 12-15 yaş dolaylarını olumsuz bir dönem olarak nitelendirmektedirler. Karşıtlık, dengesizlik olgularıyla nitelendirilen bu dönemden sonra gelen 16-21 yaşları arasındaki dönem ise, olumluluk dönemi olarak kabul edilmektedir. Ergenlik döneminde otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde anne-baba tarafından bazen çocuk, bazen yetişkin gibi algılanan çocuk, ne zaman ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal gelişimlerine ayak uyduramaz, kimlik karmaşasına düşebilir. Yetişkin baskılı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren, önemseyen ve değer veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Ergenin kendisine güven duyulmaması onda kaygı yaratır. Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan "Güvensizlik", ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır. Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş grupları değişebilir. Kuşaklar arası çatışmaya sebep olan diğer etkenlerin başında, büyümeyle yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası gelir. Ergen bu yolla kişiliğini kabul ettirmeye çalışır. Davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, sık sık isyan eder. Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir. Nedeni dağılan bilgiyi toparlayamamak, ders çalışmak için gerekli motivasyonu sağlayamamaktır. Sürekli hayal kurmaktan, kendilerini verememekten şikâyet ederler. Ancak nedenini anlayamazlar. Ergenler ilgi odağı olmaktan hoşlanırlar. Ergenler heyecanlı ve acelecidirler. Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı, olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi, çatışmalarla dolu, olumsuz bir döneme dönüştürebilir. Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır. Ergen anne ve babalarından büyüdüğünü kabul etmelerini bu konuda tutarlı davranmalarını bekler. Böyle durumlarda ergen kendini anlaşılmamış ve engellenmiş hisseder. Bu dönem yoğun bir eleştirme, inceleme, karşılaştırma dönemidir. Kardeşler arası çatışma yaşar. Kardeşlerinden kendilerini anlamalarını büyüdüklerini fark ederek saygı göstermelerini beklerler. Anne babalar ergenlik döneminde çocuklarının kendilerinden uzaklaştıklarını hissederler ve üzülürler. Aslında ebeveynlerine her zamankinden daha fazla bağlıdır.

Ebeveynler Nelere Dikkat Etmeli


Aile için de ergene yöneltilen farklı tutumlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını artırırlar. Örneğin, bir gün: "Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin!" diyen bir yetişkinin, bir başka gün: "Kocaman bir adam oldun, hala bilemiyorsun!" şeklindeki suçlaması, ergeni dengesizliğe iten bir sebeptir. Ergenin görüş ve düşüncelerini hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalı, ya da kendisine "Bu konular hakkında sen ne bilirsin ki?", "Onları düşünebilmek için daha çok küçüksün!" gibi sözler söylenmemelidir. Eğer ergen, evde kendi gücünü kanıtlayacak bir girişimde bulummuşsa, bu faaliyetini sürdürebilmesi için kendisine cesaret verilmelidir. Ergenin ilk girişimleri uygunsuz ve başarısız bile olsa, tavır değişmemelidir. Bu işlemde ana-babanın sabrı gerekebilir. Ergenlerin bu dönemde ailelerine olan bağımlılıkları azalır. Hiçbir şey beğenmez, sürekli şikayet edecek bir şeyler bulurlar. Eve istediği zaman girip çıkmak ister. Ailesinin en ufak bir eleştirisine büyük tepkiler verir. Kendine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, sürekli eleştirmeyi sever. Boş vermişlik içindedir. Anne babasının beğenileriyle alay eder. Anne babasının düşüncelerini eskimiş bulur. Onlardan öğrenecek hiçbir şeyi kalmamış sanır. Bu dönemde aileye büyük bir görev düşer. Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilmeli ve sabırlı davranmalıdır. Aileyle fikir bazında çatışma, isyankâr tutum bu dönemde artar. Anne-babalar, öncelikle bu evrenin, gelişim gereği, geçici bir bunalım dönemi olduğunun bilincinde olmalıdırlar. Bunun yanında; anne-babalar objektif, dengeli, sabırlı ve kuvvetli olmaya özen göstermelidirler. Öncelikle ergenlik döneminde çocuğu olan her anne- baba bu dönemin hem kendileri hem de çocuk için zor bir dönem olduğunu bilmeleri gerekir. Çocukta değişen hormonlar, oturmaya çalışan kişilik ve kendini bulmaya çalışan bir gencin hırçınlıkları, gerginliği kaçınılmazdır. Küçükken sıkıntısı olan bir bebek ağladığı zaman nasıl şefkatle yaklaşıp ihtiyacını gidermeye çalışıyorsak ergen çocuğumuza da aynı şekilde ŞEFKAT ile yaklaşmalıyız. Çocuğunuza ‘ZAMAN’ ayırma konusunda ihmalkâr olunmamalı. Bu dönem, çocuğumuzun en çok ihtiyacı olan şeylerden biri “DİNLENMEK ve ANLAŞILMAK” tır. Bununla beraber ergenlik dönemi hırçınlık ve çatışmanın da en çok yaşandığı dönemdir. Bu durumda aile mümkün mertebe sakinliğini korumalı, çocuğumuz sakinleştiği zaman da ona duygu ve düşüncelerimiz mutlaka anlatılmalıdır. Örneğin; “Arkadaşımın sana nasihat etmesi senin hiç hoşuna gitmedi, gençken bende bu tarz konuşmaları sevmezdim. Seni anlıyorum ama sonrasında sesini bana yükseltmen beni çok üzdü. Kalbim çok kırıldı” diye ifade edilebilir. Anne baba, ergen çocuğuna bir de şu açıdan bakabilmelidir. Evimde küçük bir çocuk yok, yetişkin bir birey var (Allah bu dönemde çocuğu yetişkin konumuna çıkartıp muhatap almaya başlıyor bu bizim için bir ipucu olmalı). Doğruyu yanlışı ayırt edebilir yaşa gelmiş bir birey. O zaman ona yetişkin gibi davranmalı, bir konu hakkında fikirlerini almalı, onunla ‘İstişare’ etmeli ve düşünceleri dinlenmelidir. Anne baba, ergen çocuğuna tavır koymamalı, iletişim kapılarını hep açık tutmalıdır. SAKİN bir üslup kullanmalıdır. Her Ergen çocuk anne -babasının şefkatli kollarını açık bulmalıdır. Ailesi için ne kadar değerli olduğunu hissetmelidir. Ergenin artık bir çocuk olmadığının, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan DESTEK ve GÜVEN sağlanmalıdır. Ergeni başkalarının önünde ELEŞTİRMEMEYE, davranışlarını başkalarıyla KIYASLAMAMAYA özellikle dikkat edilmelidir. Ergenlik döneminde anne baba kontrolüne karşı gelişen tepkiye koşut olarak otorite desteğine olan gereksinim, duygusal gerginliğe neden olur. Çocuğa karşı yapılan yasaklara dayanan disiplin ve baskı onun yapıcı olması gereken durumlarda aksine olumsuz ve çatışmalı bir döneme dönüştürür. Anne ve babanın çocuğa güven vermesi iletişimi arttırır. Ailenin bu gibi durumlarda çocuğun sorularına ve sorunlarına karşı OLUMLU, TUTARLI bir davranış sergilemesi gerekir. Dolayısıyla çocuk davranış ve seçimlerinde kendini daha özgün ve tutarlı hisseder. Bu dönemde ki ergen çocuklar nasihat almaktan hoşlanmazlar. Onlara nasihat etmek yerine örnek şahsiyetlerin hayatlarında bazı kesitler yeri geldiği zaman paylaşılmalıdır. Mesela ergen, güzel bir davranış sergiledi ise iltifat edilmeli... "Aferin benim oğluma ben de tarih sahnesinde bir kişi ile ilgili yazı okumuştum, o da senin yaşlarında iken bunları yaşamış" gibi...

Çocuğun yaptığı olumlu davranışlar övülüp TAKDİR edilmelidir. Ergenin bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğu şey ANLAŞILDIĞINI hissetmesidir. "Seni anlıyorum, haklı olduğunu düşünüyorum, sayende değişik bir bakış açısı yakaladım güzel ve farklı düşüncelere sahipsin." gibi. Anlaşıldığını düşünen ergen, fikirlerini söylemekten vazgeçmez. Anne baba da böylelikle ergenin düşüncelerini öğrenmiş, davranışlarını takip etmiş olacaktır. Aynı şekilde anne baba da açık bir şekilde düşüncelerini anlatmalı, ergen anlatılan konu hakkında konuşması için teşvik edilmelidir. Ergen'in anne-babası tarafından anlaşılamama durumu çok şikâyet edilen bir meseledir aslında. Anne babalar, saygı duymak adına gayret etseler de kendilerini güncellemedikçe gerçekten yeni nesil çocuklarını anlayamamaktadırlar. "Seni dinliyorum, seni anlıyorum" cümlelerini kullanıp bilgisayar oyununun ortasında fişini çekebilmekteler. Aileler bağımlılık konusunda kendilerine göre tedbir aldıklarını düşünseler de ergenler bu tarz bir davranışı kendilerine yapılmış bir hakaret olarak algılayabilmektedirler. (Bu örneği bilerek veriyorum çünkü bunu yaşayan çok fazla aile oluyor) "Ergen Çocuğumuzun Dünyasına Girmek" altın değerinde bir ifadedir. Bu ne demek aslında? Ona her şeyi serbest bırakmak değil, onun neden bahsettiğini bilmek, anlamak, takip etmek (gizlice yapılan taciz anlamında değil, güncel bilgileri yakalamak anlamında) çocuğun dünyasına girmeyi sağlayabilmekte. Tam oyunun ortasında bilgisayarın fişini çeken ve ona "saygı duyduğunu" söyleyen bir anne-baba olmaktansa ( ki bu tezatlık içeriyor) birlikte bilgisayar oyunu oynayıp, sonrasında karşılıklı muhabbet edebilecekleri bir alan oluşturan, çocuğunun kendini "yeterli" gördüğü, "iyi" gördüğü yerleri bilip onları öne çıkartan anne baba olmak çok daha derin saygı içeriyor. Otoritenin uzun süre yokluğu ile ilgili yaşanan durumlarda kendi otoritesi tarafından özel görüldüğünü hissetmesine yardımcı olunabilir. Babanın özellikle çocuğuyla konuşmak için araması, uzakta bile olsa karar vereceği bazı konularda çocuğundan fikir almak istemesi, hayatını her yönüyle takip ettiğini farklı yollarla hissettirmesi ergenin önemsendiğini hissettirir. Ayrıca annenin tek başına otorite olduğu evlerde aile içi kontrol mekanizması da zayıflayabilmektedir. Bu konuda babanın da anneye destek verdiğini hissettirmesi, aile olarak hep birlikte kararlar aldıklarını yaşamak ve yaşatmak ilkesiyle hareket edebilmek çocuğun geleceğe dair kaygılarını azaltmak bu dönemdeki öfkesini azaltma adına faydalı olacaktır. Babanın yurtdışında olması, üniversite sınavına hazırlık yapan bir genç için motivasyon kırıcı olabilir, çünkü ergen için gelecek planlarında yurtdışı olacaksa çalışmayı anlamsız buluyor olabilir, bunların "aile" olarak oturulup birlikte değerlendirilmesi ve geleceğe dair planlarda onun da fikirlerinin alınarak kariyer planlaması yapılabilir. Bu süreç geçicidir ve bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılması için anne babaların çocukları ile olan İLETİŞİMLERİ SAĞLAM olmalıdır. ŞEFKAT ve MERHAMETLİ davranılmalıdır. Tabi ki bu durumun, kontrolün çocuğun eline geçeceği anlamına geldiği de anlaşılmamalıdır.


191 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page