top of page

Bir ülkeye göç eden insanlara birinci kuşak göçmen, göç edilen ülkede doğan nesile de ikinci kuşak göçmen diyoruz. İkinci kuşak göçmenlere anavatanının kültürünü benimseyemeden, küçük yaşta göç eden çocukları da ikinci kuşak içine dâhil ediyoruz.

 

Göçmenleri kuşaklara ayırmanın en büyük nedeni yaşadıkları ülkede karşılaştıkları risklerin farklı olmasıdır. Yapılan araştırmalarda bu iki kuşağın farklı ruhsal problemler açısından risk altında olduklarını gösteriyor.

​

Göçmen anne-babalar bunu evlerinde görüyor ve hissediyordur:

Three Generations
  • Çocuklar anne-babalarından utanıyor,

  • Onlarla zaman geçirmek istemiyor,

  • Okuldaki ya da mahalledeki arkadaşları gibi olmak istiyor,

  • Partilere gidip, alkol/uyuşturucu(özellikle de esrar) kullanıp, kız/erkek arkadaşı edinmek, kendi kültürü ve dininde olmayan bayramları kutlamak istiyor,

  • Ve istediklerini giyip istediklerini yemek istiyor olabilirler.

Father and Son

Bu ebeveynlere ne kadar acı da gelse gerçek şu ki

1. Kuşak ve 2. Kuşak tamamen ayrı dünyaların insanlarıdır.

Çocuğumuzu veya herhangi hür bireyi bizim istediğiniz şekilde yaşaması için zorlayamayız. Biz çocuğumuza seçenekleri sunmak, doğruyu/yanlışı göstermekle yükümlüyüz. Yolda yürüyecek olan kendisi olacaktır ve acı da olsa bu yol her zaman bizim istediğimiz yol olmayabilir. Onu bizim istediğimiz şekilde yaşamaya zorlamak, önce bizden daha sonra bizim değerlerimizden nefret etmesine sebep olacaktır.

 

Bir diğer çok önemli husus, çocuğumuzun her zaman yanında olduğumuzu ona hissettirmek olacaktır. Problemlerini açmaktan çekinmezse hayat kendisi için çok daha kolay olacaktır. Aksine baskı ve yargılama çocuğumuzu bizden uzaklaştırır. Çocuk kendisine daha çok ilgi gösteren, onu dinleyen ve iyi zaman geçiren insanlara yaklaşır. Bu yüzden ne olursa olsun iletişim yollarını açık tutmak çok önemlidir.

 

Çocuğu yetiştirmede ilk sorumluluk ebeveynlerindir fakat tüm toplum yakınlığı ölçüsünde sorumludur. Anne-babadan başlayarak öz güvenli bir toplumda yetişen bir çocuk toplumunu sevecektir ve kendini onun bir parçası olarak hissedecektir.

Grief-ADHD_hero.jpg

Kendimize sormamız gereken soru şu olmalı:

Çocuğun kültüründen geldiği anne-baba/toplum şu an içinde yaşadığı toplumdan farklı olabilir, fakat çocuk geldiği toplumun yaşadığı toplumdan daha aşağı olduğunu nereden çıkardı? Örneğin, Yahudi toplumlarında bu problem neden yok? Ya da Yahudiler birçok farklı ülkede varlıklarını yüzyıllarca nasıl devam ettirebildiler? Yine Yahudi ve Hindistanlı toplulukların çoğunluğu neden kültürlerinden nefret etmiyor/aşağı görmüyorlar? Bu soruların birden fazla cevabı vardır fakat bu toplulukların öz güvenlerinin büyük payı olduğunu düşünüyoruz.

 

Çocuklar “Evet ben faklıyım fakat diğerlerinden daha aşağı değilim” diyebilirse, farklılıklarıyla barışabilir ve sağlıklı bir şekilde topluma entegre olma şansı artar.

 

Bizim şöyle bir önerimiz olabilir: Yaşadığınız bölgede/şehirde/eyalette çocuklarınız bir araya gelebilir, yaşadıkları tecrübeleri, sorunları birbirleriyle paylaşabilir, birbirlerine destek olabilir. Sağlıklı bir şekilde nasıl büyüyecekleri konusunda bir söz hakları olabilir. Çocuklarımız bulundukları ülkelerin şartlarını bizlerden çok daha iyi biliyorlar ve kendi hayatlarını da yaşamaya hakları var.

Untitled design (4).png

Göçmen çocuÄŸun psikososyal geliÅŸiminde etkili faktörleri ÅŸu ÅŸekilde sınıflandırabiliriz:

Ailenin Çocuklar Üzerindeki Denetimi

Ailenin Göç Hakkındaki Tutumu

Göçe Ä°liÅŸkin Ekonomik, Politik, Sosyal ve DiÄŸer Ä°lgili Etkenler,

Ebeveynlerin Sevgisini Hissetirme Becerisi

Aile Bireylerinin EÄŸitim Durumu

Göç Sırasında ve Sonrasında Çocuk-Ebeveyn Ayrılığı YaÅŸanıp YaÅŸanmaması

Aile ve ÇocuÄŸun Birbiriyle Olan Ä°liÅŸki ve Diyaloglarındaki Düzey

Ailenin Sosyo-Ekonomik Özellikleri

ÇocuÄŸun Dinî Açıdan GeliÅŸimine Verilen Önem

2-3 yaÅŸ arası çocukların iletiÅŸim becerileri tam anlamıyla bir geliÅŸme göstermediÄŸinden bu çocuklar kendilerini ifade etmekte zorlanabilmektedirler. Olayların ne zaman ve nerede geçtiÄŸini ve detayları aktarmaları mümkün deÄŸildir. Göç sürecinde ebeveynlerinden ayrılmak zorunda kalmış çocukların ayrılık kaygısı yaÅŸayabileceÄŸi akılda tutulmalıdır. Uyku bozuklukları, agresif davranışlar, kabuslar, karanlık korkuları, tuvalet eÄŸitiminde güçlükler gibi davranışsal belirtiler gösterebilirler. Aynı yaÅŸtaki çocuklarla oyun oynamaktan kaçınma, sık sık karın aÄŸrıları, kreÅŸe gittiÄŸinde aÄŸlama, iÅŸtahta deÄŸiÅŸiklikler kaygıyı gösteren belirtilerdir. Bu kaygı, oyunlarına ve rüyalarına da yansımaktadır. Canavar gibi hayali varlıklardan korkabilirler, savaÅŸla ilgili sorular sorabilirler. 

Okul Öncesi Dönem (2-5 yaş)
Art Class

Bu dönemde zaman ve mekan kavramları geliÅŸmiÅŸtir. Olaya iliÅŸkin detaylı bilgi verebilirler ancak bilinçli olarak detay vermekten kaçınabilirler. Anne ve babadan baÅŸka, öÄŸretmenler ve arkadaÅŸlarla iliÅŸkilerin kurulduÄŸu ve bağımsızlaÅŸmaya baÅŸlanılan dönemdir. Göç sürecinde içinde bulundukları durum karşısında kafaları karışmış olabilir, cezalandırılacaklarından korkmuÅŸ olabilirler. YaÅŸadıkları olaylarla ilgili utanç ve suçluluk duyguları hissedebilirler. YaÅŸadıkları göç sürecinin onların suçu olmadığını vurgulamak önemli olabilir. Ä°çe kapanma, depresyon, yalnız kalmaktan korkma, dikkati toplamada güçlük, kabuslar, öfke patlamaları, saldırganlık, akran zorbalığı gibi davranışsal belirtiler görülebilir.

Okul Çağı Dönemi (6-12 yaş)
Kids for Peace

Aileye daha az bağımlı hale gelmiÅŸ ergenler bu dönemde kendi akranlarıyla daha çok vakit geçirirler. Gruba uyum saÄŸlamak dönemin özelliÄŸi olduÄŸu için bazı olayları gizleyebilir ve anlatmayabilirler. Sosyal olarak kabul edilmek için madde kullanımı, hırsızlık, suça karışma gibi sınırları zorlayan davranışlara yönelebilirler. Kendine zarar verici davranışlar ve özkıyım giriÅŸimleri görülebilir. Bu dönemde kimlik oluÅŸturma sürecinde olan ergenler, göç süreci nedeniyle yetiÅŸkin rolü üstlenmek zorunda kalırlarsa kimlik karmaÅŸası yaÅŸayabilirler. Aile, arkadaÅŸ ve yaÅŸanılan çevrenin kaybı yalnız kalma isteÄŸine, keder duygularına ve içe çekilmelere neden olabilir. Depresyona eÅŸlik edebilecek, fiziksel yakınmalar, uyku problemleri, kabuslar ve travmatik yaÅŸantıların zihinde yeniden canlanması, gerginlik gibi belirtiler görülebilir. Ergenlik döneminde özerklik önemli bir kavramdır. Hayatlarını kendileri kontrol etmek isteyebilirler. Bu durumda bir baÅŸkasının özellikle de bir kurumun yardımına ihtiyaçları olduÄŸunu kabul etmekten kaçınabilirler. Ancak baÅŸka bir ülkede mülteci konumunda bulunmaları söz konusu olduÄŸu için bu karşı gelme duygularıyla çatışma yaÅŸayabilirler.  

Ergenlik Dönemi (13-18 yaş)
Reading Student
bottom of page